Hayata Dair Yazılar(Tarihi Bilmeyen Coğrafyasını Çizdirir)

TARIHINI BILMEYEN MILLETLERIN COGRAFYASINI BU COGRAFYADA GÖZÜ OLAN YABANCI DEVLETLER ÇIZER Hepimiz okullarda TARIH DERSI okuduk. Ne var ki, okuduklarimizi ezberleyerek sinavlardan geçtik; bilgileri de kalplerimize, beyinlerimize yerlestiremedik.
Daha sonra, tarihimizi ünlü yazarlarimizin roman ve hikâyelerini okuyarak biraz olsun ögrendik. Simdi de, tarihimizle ilgili sinema filmleri ile Tv dizilerinden ögreniyoruz. Tarihimizi ögrenmek için bunlar da yeterli degildir. Dogru olmak sarti ile sayilari artirilmalidir.
Günümüzde, ülkemiz insanlarini kötülemek ERDEM, kendi görüslerine göre hata ve suç saydiklari olaylari yazmak ve söylemek GÖREV, o zamanda, o yerlerde, o kosullarda verilen karar ve uygulamalari yazmak ve söylemek bir BASARI ve bir MEZIYET. Son bir kaç örnek:
Orhan PAMUK isimli, adi Türk bir romanci yazdigi bir romaninda "Ermenileri biz katlettik, Rumlari biz öldürdük, simdi de Kürtleri öldürüyoruz" yazdigi için dünyaca ünlü NOBEL ÖDÜLÜ ile ödüllendirildi. O ödülü verenler, yillar öncesinde, Türklerle yaptigi savaslarin acilarini çikardi ve kinlerini kustular ve yukarida, "Erdemli", "Basarili", "Meziyet sahibi", "Görevli" kisilerimiz tarafindan alkislandilar. Yazdigina itibar edilmeyip NOBEL'i aldigi için göklere çikardilar. Simdi, AB'ne girmek heves ve arzusu ile, "ifade özgürlügü"ne siginip milletimiz için, küçük düsürücü, asagilayici ifadeleri "BABA VE PIÇ" isimli romaninda yazan ELIF SAFAK'in yazdiklarini bir okuyalim: "Sen kalk gel Orta Asya'dan, dal dosdogru Anadolu'nun bagrina, sonra bir bakmissin her yerdeler. Orada yerlesik olan milyonlarca Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler, eridiler, katledildiler, yetim birakildilar, sürüldüler, mal mülklerinden oldular, sonra da unutuldular."
"... Sizi katliamdan geçirip sürdügümüz, sonra da bütün bunlari inkâr ettigimiz için özür dileriz" mi diyeceklerini saniyorsun..."
Örnekleri çok.
Simdi, bu bayana, siz tarihimizi bilmiyorsunuz, eger bilseydiniz, 500 yil Osmanli Devleti'nde, Ermenilere, en önemli görevler olan; Disisleri, Maliye, Milli Egitim, Bayindirlik Bakanliklarini, büyükelçilikler, müstesarliklar, genel müdürlükler, vali ve mutasarrifliklar verildigini hatirlar böyle yazmazdiniz. Bu konuda genis bilgileri, benim "Allah ve Asker" isimli kitabimda "Siz ne yaptiniz da basiniza bunlar geldi" baslikli yazimda bulabilirsiniz.
Biraz daha gerilere gidelim. Milletimizin, Anadolu'da, Mustafa Kemal Pasa'nin önderliginde baslatip azimle sürdürdügü Kurtulus Savasi'miz sirasinda, Istanbul'da, günümüzde, MÜTAREKE BASINI diye anilan gazetelerde yazilanlari hatirlayalim:
Alemdar, Peyam, Sabah gibi gazeteler ve Refik Halit (Karay), Refi Cevat (Ulunay), Ali Kemal isimli yazarlari Alemdar'da Halil Rahmi Bey "... Milli hareketler bayragi altinda, temiz ve namuslu halkimiza çok aci cinayetler seyrettiriliyor, köyler, kasabalar, sehirler harabe halinde. Halk sefalet içinde ölmekte. Felakete ugramis halkimiz yine kan dökmeye zorlaniyor." Ayni gazetede, Oguz Tekin imzali kisi "... Izmir'i kurtaracak olanlarin, Erzurum'da, Sivas'ta, Ankara'da, Konya'da ve diger yerlerde ne isleri var..."
Refik Halit (Karay) da "... Bizim için tutulacak yegâne kurtulus yolu, Mütarekeden hemen sonra Ingiltere devleti ile beraber yürümek için siyasi tesebbüste bulunmaktir..."
Yine Refik Halit, "... Kimdir bu millet kurtaricisi ki, arkadaslari gibi, ihtilal ve isyan silâhi ile kanunlari parçalamis, pazu zoruyla meydana çikmis "Türk'ü kurtaracagim" diye haykiriyor. Su vatan ve millet yararina aykiri olarak girilen savasta..."
Savas kazaniliyor, Cumhuriyet kuruluyor. Bu yazarlarda "150'likler" diye adlandirilan cahil, gafil, hain, çikarci, millet düsmanlari ile birlikte yurt disina çikariliyorlar. ATATÜRK, ölümünden önce bunlari affedip, Meclis'e affettiriyor. Dönüsünde, Refik Halit, Milli Mücadele'ye karsi çikislarini söyle açikliyor:
"Biz evde, okulda, "Padisahim çok yasa" diye büyütüldük. Yedi Evliya kuvvetinde olan Padisah'a dil uzatilamazdi. Anadolu'da bir sergerde Pasa çikiyor, Istanbul kapilarina kadar gelebiliyor. Mustafa Kemal'i bize, sarhos, eglence ve zevkine düskün, sikiya gelince çekiliveren, bir gözü de takma biri olarak tanitmislardi... Karsilarinda kocaman bir Ingiliz Imparatorlugu ve müttefikleri vardi. Zavalli Anadolu insaninin akitilacak kani mi vardi ki?.. Biliniz ki, Ali Kemal de, Refi Cevat da bu hatali görüsün kurbanidirlar..."
Yargilanmak için Ankara'ya giderken, Izmit'te linç edilerek öldürülen Ali Kemal, kendisiyle görüsen Kolordu K. Nurettin Pasa'ya "Biz disarda egitildik, oralarda yasadik. Milletimizi taniyamadik, yabanci kaldik..." diyerek özür beyan etmistir.
Buna dilimizde, "Ba'del Harabül Basra" denir.
Milletimiz, halen disardan talimat ve para alan, kurtulusu yine dis güç ve organizasyonlarda gören medya mensuplarini, Cumhuriyet'e ve O'nun kurucusu Gazi Mustafa Kemal'e karsi günümüz iktidarinin yandas yazar ve kuruluslarini dikkatle takip etmeli ve bir tarih bilinci içinde degerlendirilmelidir. 12 Eylül Askeri Müdahalesi'ne saldiran bir kisim siyasetçi ve medya mensuplarina, 12 Eylül öncesi, gençlere ezberlettirilip heyecanla söylettirilen su "Ögüt Marsi" hatirlatilmalidir:
"Din neymis, vatan neymis, bakmayiz safsataya,
Tarihte kahramanlik denilen palavraya,
Osman Gazi kim imis, kim bakar Mustafa'ya,
Selâm, Lenin, Stalin, Kosigin'e MAO'ya,
Devrimler durmamali, gayret tamamlamaya,
Havaya yoldaslarim, sol yumruklar havaya.."
Simdi de AB, "AB'ye girecekseniz Türkiye'nin bölünebilir oldugunu ve din esasina dayali siyaset yapilabilecegini kabul edin" diyor.
Acaba, birilerinin Türkiye'den, AB'ye bizden bunlari isteyiniz diye bir istekte bulundular mi diye düsünmek akla gelmiyor degil.
Tarih bir masal kitabi degil, bir DERS KITABI'dir. Eger o dersi anlayip, ondan sonuç çikaramazsan:
SEN SENI BIL SEN SENI,
SEN SENI BILMEZ ISEN,
PATLATIRLAR ENSENI...